Bize Ulaşın
0286 512 17 17
dentilion.klinik@gmail.com
esenler mahallesi ahmet piriştina caddesi kutluay store Ablok no:22/1 çanakkale
Aklınıza Takılan Sorular mı Var? Sorularınızın Cevaplarına Buradan Ulaşabilirsiniz.
Sorular ve Cevaplar
Eğer çene genişlikleri uygunsa ve her 20 yaş dişi karşıtlarıyla beraber ağızda düzgün bir şekilde yer alıyorsa çekilmelerine gerek yoktur. Genellikle çekilen 20 yaş dişleri düzgün sürememiş, tam çıkamamış, doğru pozisyonda durmayan, diğer dişlere ağrı veren veya çürümelerine neden olan dişlerdir. Bu tip dişlerin ağızda uzun süre bırakılması uygun değildir. Hatta bu tip 20 yaş dişleri o anda bir sıkıntı vermiyor olsalar bile gelecekte verecekleri rahatsızlığı engellemek adına çekilmektedir.
Eskiden böyle düşünülse de şu an çok önemi olmadığı görülmektedir. Ancak sigara içiciliği yara iyileşmesini bozduğu için ameliyat sonrası azaltılması önerilir. Ama implantın tutuculuğunu engelleyen majör faktörler arasında sayılmamaktadır.
İyonizan radyasyon zararlıdır. Röntgen cihazları da iyonizan radyasyon yayarak çalışırlar. Bu nedenle röntgen cihazlarına zararsız demek yanlıştır. Ancak son dönemlerde kullanılan dijital röntgen cihazları sayesinde verilen ışın miktarı çok azalmıştır. Diş röntgenleri akciğer röntgeni gibi röntgen çeşitleri ile kıyaslandığında çok daha düşük radyasyon yaymaktadırlar. Modern dünyamızda radyasyonsuz bir hayat mümkün olmadığı için ilgili kurumların belirlediği oranlarda röntgen çektirmek zararsız sayılmaktadır. Ancak yine de önerilen oranların üzerine çıkılmaması tavsiye edilir. Özellikle çocukların hamilelerin genetik yatkınlığı olanların bu konuda daha duyarlı olması gerekir. Bunun için çekilen bölgenin dışında kurşun koruyucular önlükler kullanılarak vücuda alınan radyasyon miktarı mümkün olduğunca azaltılmaktadır.
Amalgam aslında alaşım demektir. Diş hekimliğinde kullanılan amalgam dolgularda içeriğinde gümüş bakır kalay ve cıva gibi metalleri barındırırlar. Bunlardan civa ağır metal grubundadır ve vücutta birikmesi zararlıdır. Cıvayı çeşitli gıdalardan (midye, deniz ürünleri, balıklar ) da almaktayız. Bu tip ağır metallerin vücutta belli bir oranın üstünde birikmesi durumunda başta nörolojik hastalıklar olarak birçok olumsuzluğa neden olabileceği söylenmektedir. Amalgam dolgularda yapıldığı sırada cıva buharı salarak bir miktar civanın vücuda yerleşmesine neden olurlar. Aynı şekilde bu dolgular sökülürken de civa buharı salarlar ve yine bir miktar civa vücuda bu yolla yerleşebilir. Ancak bu oran yine de hayati tehlike yaratacak miktarlarda sayılmamaktadır. Yapılan dolguların sayısı kaç defa yapıldığı söküldüğü ve yine kişinin genetik yatkınlıkları bu konuda bize rehber olmaktadır.
Dünyadaki sağlık örgütleri tarafından amalgam dolgu yapılması yasaklanmış değildir. Bazı ülkelerde hamilelere yapılması tavsiye edilmemektedir. Ülkemizde bu konuda herhangi bir yasak bulunmamaktadır. Bu olası zararlara rağmen içinde bulundurduğu gümüş nedeniyle antibakteriyel etki sağlamakta ve modern dolgulara göre daha az çürük oluşumuna neden olmaktadır. Ancak yine de gün geçtikçe bu dolguların kullanımı azalmaktadır.
Diş çekimi sonrası çekilen bölgede yeniden kemik oluşması için 2 ay civarı beklemek uygundur. Eğer diş çekimi sonrası çekilen bölgede bir enfeksiyon yoksa ve implantın tutunabileceği miktarda kemik varsa çekim sonrası hemen implant yerleştirmek de mümkündür. Ancak bu durumlarda ilave kemik greftleri ( kemik tozu) gibi yardımcı maddeler kullanmak gerekebilir. Bu da maliyeti artırabilir.
Eğer çekilen diş, diş eti iltihabı nedeniyle çekiliyorsa veya apseli bir diş ise buraya implant yerleştirmek için en az 3 hafta beklenmesi gerekir.
Kanal tedavileri mutlaka başarılı olur diyebileceğimiz tedaviler değildir. Tıpta hiçbir tedavinin garantisi yoktur ancak kanal tedavilerinin kendine has zorlukları vardır. Enfeksiyonun hangi bakterilerden oluştuğu, kök kanallarının şekli darlığı sayısı gibi nedenler kanal tedavisini zorlaştırabilir ve başarısızlığa götürebilir. Bunun dışında sonucu başarılı olan bir kanal tedavisi yapılırken bile ara aşamalarda hastalar ağrı hissedebilir. Bunun nedeni bazen yanlış uygulamalar, apseli veya nekroze olmuş dolayısıyla bakteri sayısının çok fazla olduğu dişler ve bazen de hastanın bağışıklık sistemi olabilir. Sonuçta bir hastalığın iyileşmesi kişiden kişiye farklılık gösterir. Kanal tedavilerinde de durum böyledir. Bazı hastalar hızlı ve olumlu yanıt verirken bazıları olumsuz ve yavaş yanıtlar verebilir. Ara aşamalarda yaşanan ağrılar hekimin müdahalesi ve farklı uygulamalarla azaltılabilir. Ayrıca bu seanslarda kullanılan antienflamatuar ağrı kesici ilaçlar da fayda sağlamaktadır.